Çevre Kirliliği

Doğa İle Dost Tatiller

Her geçen gün güneş biraz daha yüzünü gösterdikçe siz de hemen tatil planları yapmaya koyuluyor musunuz?

 

Şüphesiz tatil hepimizin ihtiyacı. Fakat nasıl bir tatil?

 

Onlarca odanın klimasını, mini buzdolabını çalıştırmak için bol bol elektrik harcayan, o elektriği elde etmek için yakınlardaki cennet parçası nehrin üzerine kondurulmuş HES’e bağımlı olan bir otelde, tabakların açık büfeden sırf göz doyurmak için tepeleme doldurulduğu ve kilolarca yemeğin her gün çöpe gittiği bir tatil köyünde karbon ayak izi yüksek bir tatil mi?

 

Yoksa sabahları çalar saat yerine horoz sesiyle uyandığınız, korna, motor, trafik gürültüsünün yerini kazların, hindilerin, ineklerin, koyunların, eşeklerin seslerinin aldığı, tarlayla sofra arasındaki mesafenin iyice kısaldığı, “müşteri” değil “misafir” olduğunuz, kitle turizmine kıyasla çok daha samimi ve sıcak, doğa üzerindeki etkisi daha düşük bir tatil mi?

 

Genel olarak şehirdeki alışkanlıklarımızı tatilde de sürdürme eğilimindeyiz. Sürekli daha büyüğünü, daha hızlısını, daha fazlasını arzulayan yaşam şeklimizin şehirleri ne hâle getirdiği malum. Seyahate çıkarken ‘tüketmeye odaklı’ bu zihniyeti denizlere, ormanlara, dağlara taşıdığımızda aslında bindiğimiz dalı kesmekle kalmıyor, henüz binmediğimiz dalları da tehdit ediyoruz. O halde tatil seçimimizi doğa ile dost, sorumlu bir tatil anlayışından yana yapmak en doğrusu gibi görünüyor. Fakat bu sadece doğal çekiciliği olan veya doğanın içinde bulunan bir yeri ziyaret etmek anlamına gelmiyor; o yerin olduğu gibi kalması, bozulmaması, oranın ekosisteminin ve sosyokültürel yapısının tahrip edilmemesi için üzerimize düşen bireysel sorumluluğu almayı gerektiriyor. Yani doğa ile dost tatiller, ziyaret edilen yerin doğallığı kadar ziyaret edenin de doğa dostu olmasıyla mümkün olabilir ancak.

 

Bugün her ne kadar değişiyor olsalar da köyler, yıllar boyunca üretim şekillerinden mimari yapılara, ulaşım araçlarından enerji kullanımına kadar her alanda doğa ile dost çözümlerin yaşatıldığı ortamlar olagelmiş. Eğer hâlâ memleketinizle bağınız sağlamsa, köyünüzde ziyaret edebileceğiniz akrabalarınız varsa ne mutlu size. Ama birçok şehirli gibi sizin de kırsalla ilişkiniz kopmuşsa, hiç olmamışsa veya memleketinizden farklı bölgelerde bir köyü merak ediyorsanız TaTuTa (Tarım-Turizm-Takas) iyi bir fırsat olabilir. Tüketime odaklı bir tatil anlayışının aksine, değeri parayla ölçülemeyecek deneyimler sunuyor TaTuTa çiftlikleri herkese. Türkiye’nin dört bir yanındaki bu çiftliklere gönüllü olarak başvurup tohum ekiminden ürün hasatına, kompost yapımından hayvan bakımına, geleneksel tarımdan permakültür uygulamalarına, doğa dostu üretim ve ekolojik yaşamın farklı renklerine tanık olabilir, hatta tanık olmakla kalmayıp tam içinde yer alabilirsiniz.

 

“Zaten sene boyunca yoruluyorum, topu topu birkaç günlük iznim var, tek istediğim dinlenmek, kafa dinlemek” diyorsanız, o zaman gönüllü yerine ‘konuk’ olarak ziyaret edersiniz çiftlikleri. TaTuTa’nın doğa dostu konukları, duygusal bir bağ kurmanın pek de mümkün olmadığı bir otel odası yerine bir köy evinin misafir odasında, bir ağaç evde, çadırda veya belki de yıldızların altında yatar, sabah keyifli bir kahvaltının ardından ister ev sahibine çiftlik işlerinde yardım eder, ister civardaki doğal, kültürel, tarihi güzellikleri ziyaret eder. Konuklar, emeklerini paylaşan gönüllü ziyaretçilerden farklı olarak çiftliğe maddi katkıda bulunur; böylece ev sahibi çiftçiye bir ek gelir kaynağı sunarak onun son derece zahmetli tarımsal faaliyetlerinin sürdürülebilirliğini destekler.

 

Bu yaz, belki de tatil alışkanlıklarımızı yeniden değerlendirmek için güzel bir fırsat…

Yeşil Kalem

Daha yeşil ve güzel bir Dünya için yola çıkan Yeşil Aşkı, herkesi Dünya’ya zarar vermeden, çevre dostu ve sürdürülebilir bir yaşama davet ediyor. Bütün gayemiz; temiz bir çevre, yaşanabilir bir dünya ve yeşil gören gözlerdir. Yeşil görmeyen gözler, Renk zevkinden mahrumdur.

blank

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir