Doğaya Dönüş
Ekolojik ayakizi verileri, yeryüzünde yaşayan herkesin ortalama bir ABD vatandaşı kadar tüketmesi halinde yaklaşık 6 dünya gerekeceğini gösteriyor. Endüstri-devlet-ordu üçgeninde yürütülen yıkıcı projelerin devasa boyutlarından ve hızla geri dönüşsüz bir noktaya gitmemizden umutsuzluğa kapılmayan, irili ufaklı birçok girişimle ekolojik krize çözüm arayanlar ise “dünya yeniden bir bahçe olabilir” diyorlar. Onlardan biri de Ben Law…
15 yaşında okulu bırakıp küçük bir işletmede sebze-meyve yetiştiriciliği ve çobanlığa başlayan Ben Law, Sparsholt Kolejinde geçirdiği bir yılın sonunda “İleri Seviye Ulusal Tarım Sertifikası (Advanced National Certificate in Agriculture)” alır. Küçük göller ve kır çiçekli çayırlar konusunda uzmanlaşmış, koruma amaçlı peyzaj işi kurar. Birkaç tecrübeli baltalık işçisi bularak ağaçlarla çalışmaya başlar. 1980’lerin ikinci yarısında, ormansızlaşmaya çözümler üretmek amacıyla Amazonlara gidip döndükten sonra, özellikle Papua Yeni Gine’deki yerlilerin ormancılık uygulamaları üzerinde çalışan Ormnan Yönetimi Vakfını kurar ve Orman Yönetim Konseyinin kurucu üyesi olur. Uluslararası ormancılık politikalarındaki bürokrasiyi ve gerçek sürdürülebilirliğin evde başladığını fark edip bir “orman sakini” olmak üzere İngiltere’nin Batı Sussex bölgesindeki baltalık ormanlara döner. Sussex ve Surrey Baltalık Grubunu kurar. Permakültür danışmanı olarak bir süre Arnavutluk’ta Oxfam International ile çalışır.
18 yıldır Batı Sussex bölgesindeki Prickly Nut korusunda yaşayan Ben Law, sürdürülebilir koru yönetimi, eko-yapılar, permakültür tasarımı konularında kurslar ve çıraklık eğitimleri veriyor. Ayrıca, yuvarlak kesitli ahşap karkas projeleri için tasarımlar yapan, malzeme üretip satan ve eğitimler veren The Roundwood Timber Framing adlı bir şirketi var. Ekolojik hayat ve ekolojik yapılarla ilgili doğru bilgi arayanlar için güzel bir kaynak olan Ben Law’m kitapları şunlar: The Woodland Way, The Woodland House, The Woodland Year.
Ben Law’ın Ekolojik Evi
Ben Law, ormanda karavan, yurt gibi geçici barınaklarda 10 yıl yaşadıktan sonra, uzun ve can sıkıcı bir süreç sonunda İngiltere planlama yasaları açısından bir ilki başarmış, koruda ev inşa izni almış ve tecrübelerinden faydalanarak hayalindeki evi inşa etmiş. Evin temelinde York bölgesine özgü taş blokları kullanmış. Yuvarlak kesitli-eğik kestane ağaçlarından yaptığı taşıcıyı iskeleti kurarken unutulmakta olan yerel bir uygulamadan faydalanmışlar; yerde halatlarla, geçmelerle çatılan iskeleti, ipler ve taş ağırlıklı bir vinç yardımıyla temel bloklar üzerinde ayağa kaldırmışlar. Yapı bu iskelet etrafında inşa edilmiş. Ben Law, duvarları yerel bir ürün olan saman balyalarından yapmış, üstlerini o çevrede elde edilen kil ve kireçle sıvamış. Döşeme için yörede işlenmiş meşeleri, çatıdaki 12 bin şıngıl için kestane ağaçlarını kullanmış. Kapı ve pencere çerçevelerini elle planyaladığı kuş üvezi ağacından yapmış. Bu zahmetli ve maceralı işin bitmesi, ev yapımı elma şırası ve yakın köyde bir şölenle kutlanmış.
Ben Law, evin elektriğini güneş ve rüzgardan, suyunu ormandaki bir kaynaktan ve yağmur suyu hasadından sağlıyor. Evi odun yakarak, suyu güneş toplayıcılarıyla ısıtıyor. El yıkama, duş alma, bulaşık ve çamaşır yıkama… sonunda oluşan “gri suları” saz, söğüt gibi bitkilere veriyor. “Kuru tuvalet” (kompost tuvalet-Su yerine odun talaşıyla çalışan tuvalet) sayesinde, tonlarca temiz suyu, toprağı, nehirleri, gölleri, denizleri kirletmemiş, topraktan aldığını güvenli bir şekilde toprağa geri vermiş, çevre ve sağlık problemlerine sebep olan yapay gübrelerden kurtulmuş oluyor.
Ben Law, “el emeği göz nuru” ekolojik evini, beton, vinç, şebeke elektriği… kullanmadan, atık üretmeden, doğal, yerel ve yenilenebilir malzemelerle, yöre ekonomisine katkıda bulunarak, nakliye ve kullanım kaynaklı karbon salımlarını en aza indirerek, 96 gönüllünün yardımıyla, 7 ayda, 70 bin TL’nin altında bir maliyetle tamamlamış. Evin yapımı 2003’te İngiltere Channel 4 televizyonunun “Grand Designs” (Büyük Tasarımlar) dizisine konu olmuş, 2004’te tekrar yayınlanarak 5 milyondan fazla seyirciye ulaşmış. Dizinin sunucusu Kevin McCloud projeyi çok sevmiş ve kitabın ön sözünü yazmış. McCloud, “son yıllarda içi iyice boşaltılıp anlamsız hale getirilen “sürdürülebilirlik” kelimesinin, karbon salımları açısından neredeyse “görünmez” olan bu yapı sayesinde kendisi için yeniden anlam kazandığını” söylüyor.
Kerpiç, taş ve ahşap yapı geleneğinin binlerce yıllık mükemmel örneklerinin bulunduğa ülkemizde bugün, “doğaya dönüş” deyince akla daha çok ABD ve İskandinavya’dan ithal edilen prefabrike yapılar geliyor. Halbuki hızla kaybolmakta olan tarihi, kültürel ve ekolojik mirasımızı korusak, ülkemize has ekolojik hayat potansiyelinden faydalanabiliriz.
Kaynaklar
– Law B. The Woodland House. Hampshire: Permanent Publications, 2010.