Yeşil Bina Değerlendirme Sistemleri
İnsanoğlunun doğayı katlettiğinin ve geri dönülemez bir uçuruma doğru sürüklenmeye başladığının farkına vardığı 1960’lardan itibaren, birçok bilim dalında ekolojik bakış açısı yaygınlaşmaya başlamıştır. Bu durum, önemli ölçüde enerji tüketen ve enerji verimliliğin artırılması ile iklim değişikliğinin yavaşlatılmasına yönelik politikaların öncelikli çalışma alanı olan inşaat sektöründe çevre dostu binaların yapılmasını gündeme getirmiştir.
İlk olarak 1990 yılında İngiltere’de BREEAM (Building Research Establishment Environmental Assessment Method), yeni ya da var olan binaların çevresel etkilerinin değerlendirilmelerinde kullanılmak üzere ortaya çıkmıştır. Ardından 2000’li yıllarda Amerika Birleşik Devletleri (ABD)’nde, “Yeşil Bina Konseyi” (U.S. Green Building Council-USGBC) ve beraberinde “Enerji ve Çevre Tasarımı Liderliği” (Leadership in Energy and Environmental Design- LEED) “Yeşil Bina” kavramını ortaya koymuştur.
Etkin enerji, su ve diğer kaynakların kullanımının yanı sıra binada yaşayan ve/veya çalışanların sağlığının korunması için binada yapılması düşünülen tüm faaliyetlere dayalı planlamaların oluşturulması ve hazırlanacak olan tasarımın bu şekilde güçlendirilmesi gerekmektedir.
Temelde binanın kullanım amacına yönelik olarak tasarımının gerçekleştirilmesi, atık ve çevre kirliliği sorununun çözümü ve çevreye verdiği zararın en aza indirilmesi ve tamamen ortadan kaldırılması için yapılan çalışmaların tamamı önem arz etmektedir. Dolayısıyla insanlık bugün, yeni arayışlar içerisinde çevre dostu bina yapımına yönelmiştir. Ayrıca konu üzerine ilgi giderek artarken yeşil bina olarak tanımlanan bir takım yapılar dünya üzerinde boy göstermeye başlamıştır.
Yeşil binalar, yapılı çevrenin insan sağlığı ve doğal çevre üzerindeki olumsuz etkilerini en aza indirecek şekilde tasarlanmakta, işletilmekte ve sonlandırılmaktadır. Bu da, enerjinin, suyun ve diğer kaynakların etkin kullanımı; kullanıcıların sağlığının korunması ve çalışanların verimliliğinin arttırılması; atık ve çevre kirliliğinin azaltılması anlamına gelmektedir.
EPA; çevre yönergeleri doğrultusunda 5 temel yeşil bina stratejisi geliştirmiştir. Bunlar;
1- Enerji verimliliğinin sağlanması,
2- Kullanma suyunun verimliliğinin sağlanması,
3- Sürdürülebilir malzeme kullanımı,
4- İç ortam hava kalitesinin iyileştirilmesi,
5- Aydınlatma verimliliğinin sağlanmasıdır.
Yeşil binalar üzerinde yapılan araştırmalar, binaların bu şekilde tasarlanması ve işletilmesi durumunda, geleneksel yöntemlerle tasarlanmış ve işletilen ortalama binalara göre enerji kullanımında %24 ile %50 arasında, CO2 emisyonlarında %33 ile %39 arasında, su tüketiminde %30 ile %50 arasında, katı atık miktarında %70 oranında, bakım maliyetlerinde ise %13 oranında azaltım sağlanabileceğini göstermektedir. Amerikan Yeşil Bina Konseyi (United States Green Building Council, USGBC), bir yeşil binanın ortalama %32 daha az elektrik kullanarak yılda 350 metrik ton CO2 emisyonunun önüne geçtiğini belirtmektedir.
Binaların yeşil olarak tanımlanabilmesi için; sürdürülebilir arazi planlaması, su ve enerji kullanımı, ekolojik malzeme kullanımı, iç ortam hava kalitesi, kullanıcı sağlığı ve konforu, ulaşım ve atıkların kontrolü, akustik ve çevre kirliliği gibi alanlarda belli standartları karşılaması gerekmektedir. Bu konular altında kaynakların verimli kullanılması, binanın tasarım ve inşaat sürecinde çevreye etkisinin azaltılması amaçlanmaktadır.
Yeşil Bina Değerlendirme Sistemleri
Yeşil Bina Değerlendirme Sistemleri; mimarlar, inşaat mühendisleri ve emlak yatırımcıları gibi yapı sektörü ile ilgili olan farklı uzmanlık alanlarında, yeşil binayı ölçülebilir bir standart ile tanımlayabilmek üzere oluşturulmuştur. Yeşil Bina Değerlendirme Sistemleri sayesinde binalar, üçüncü şahıs veya kurumlar tarafından standartlaştırılmış bir değerlendirmeye tabi tutulmakta ve değerlendirme sonucunda binanın ne kadar sürdürülebilir olduğu belgelenmektedir. Bütün binalar aynı değerlendirmeye, aynı yöntemle tabi tutulduğu için sistem kendi içinde tutarlı olup, binalar hakkında sayısal bilgi sunduğu gibi karşılaştırmalı çalışmalar yapma imkanı da sağlanmaktadır.
Yeşil Bina Değerlendirme Sistemleri, bir binanın (yeni bina, mevcut bina, tadilat projesi gibi) sürdürülebilir sayılabilmesi için yerine getirilmesi ve sahip olunması gereken ölçütler bütününden oluşmaktadır. Her bir kriterin, binanın tipolojisine veya yaşam döngüsündeki yerine göre değişen puanları vardır. Değerlendirme, binanın her bir ölçüte göre incelenmesi ve bu inceleme sonucunda puanlanması şeklinde gerçekleşmektedir. Değerlendirme sonucu elde edilen toplam puan, binanın ne kadar yeşil olduğunun göstergesidir.
Özetlemek gerekirse, yeşil bina değerlendirme sistemleri aşağıdaki 3 bileşenden oluşmaktadır:
1.Bina: Tüm alanı kapsayacak çevresel performans ölçüt seti
2.Puanlama: Her ölçüte karşılık, o ölçütte belirtilen performansın karşılanması durumunda kazanılacak puanlar
3.Sonuç: Binanın çevresel performansının toplam puanı veya göstergesi
Binanın bir ölçüte göre değerlendirilmesi sonucunda ne kadar puan alacağı objektif yöntemlerle belirlenmiştir. Kredinin tabiatına göre, binanın yerine getirmesi gereken bazı kurallar (arazi sulamak için içilebilir su kullanılmamalıdır veya binada kullanılan soğutucuların hiçbirinde kloroflorokarbon olmamalıdır gibi) mevcuttur ve bunların yerine getirildiği, çizim ve fotoğraf gibi belgelerle kanıtlanmalıdır. Aynı zamanda binanın elde etmesi gereken bazı sayısal değerler (binanın yıllık enerji tüketimi, referans değerin %48’inin altında ise bu krediden 19 puan kazanılır) vardır ve bu değerler hesaplanarak hesap yöntem ve sonuçları belgelenir.
Ele alınan kriterler, farklı sistemlerde farklı isim ve tabirlerle ifade edilse de genel olarak binanın bulunduğu arazinin seçimi, araziye yerleşimi, yapımından itibaren fiziksel ve sosyal çevresiyle olan ilişkisi, yaşamı boyunca sebep olduğu CO2 emisyonu, kullanıcının ısıl, görsel, akustik gibi ihtiyaçlarını sağlayabilmesi, su harcaması, işletim ve bakım/onarım koşulları, binada kullanılan malzemeler, binaya ulaşım gibi çeşitli konuları kapsamaktadır. İncelenen konuların pek çoğu, zaten standartlar, yönetmelik ve kanunlar gibi farklı yasal dokümanlar çerçevesinde ele alınmaktadır.
Yeşil Bina Değerlendirme Sistemleri, bu dokümanları bir araya getirmekte ve sistem ölçütlerinin değerlendirilmesi bu dokümanlarda belirtilen yöntemler kullanılarak yapılmaktadır. Bu şekilde yeşil bina değerlendirme sistemleri, hem standart ve yönetmelik gibi kabul görmüş dokümanlara referans vererek kendi güvenilirliğini garanti altına almakta, hem de sürdürülebilir binalar ile ilgili olan dağınık çalışmaları bir araya getirerek genel bir çerçeve oluşturmaktadır.
Yeşil Bina Değerlendirme Sistemleri, halihazırda yürürlükte olan bu dokümanları bir araya getirip gereklerinin yerine getirilmesini sağlamakla birlikte, henüz uygulama ve kullanımının bile tam gelişmediği, fakat piyasa bilincini ileri taşıyacak konuları da içermektedir.
Dünyadaki Yeşil Bina Değerlendirme Sistemleri
Bir binanın sürdürülebilirliği sadece binanın bulunduğu yerel çevreye göre değerlendirilebileceği için; her ülke kendi yasal dokümanları, piyasa durumu ve ihtiyaçlarını referans alarak, yerel yeşil bina değerlendirme sistemlerini geliştirmektedir. Günümüzde, farklı ülkeler tarafından kullanılmakta olan otuzdan fazla yerel yeşil bina değerlendirme sistemi vardır. Bu yeşil bina değerlendirme sistemleri arasında en gelişmiş kabul edilenleri; 1990 yılından itibaren kullanılmakta olan ve şu ana dek 116.000 binayı değerlendirmek için kullanılmış, kayıtlı olarak bekleyen yarım milyon binada da kullanılması planlanan İngiltere kökenli BREEAM (Building Research Establisment Environmental Assessment Method) ile 1998 yılında kullanılmaya başlanan, şu anda 91 ülkeden 35.000 binanın sertifika almak için kayıtlı olduğu ABD kökenli LEED (Leadership in Energy and Environmental Design)’dir. Bu sistemleri 2003 yılında “Avustralya Yeşil Bina Konseyi” tarafından BREEAM’dan uyarlanarak geliştirilmiş olan Greenstar, 2004 yılında Japon Sürdürülebilir Bina Konsorsiyumu tarafından geliştirilmiş olan CASBEE (Comprehensive Assessment System for Built EnvironmentEfficiency) ve 1998’de gelişmiş ülkelerin bir araya gelmesi ile kurulan uluslararası kar amacı gütmeyen bir organizasyon olan IISBE (International Initiative for Sustainable Built Environment) tarafından geliştirilmiş olan SBTool (Sustainable Building Tool) ve 2009’da Almanya’da ortaya çıkan DGNB (Deutsche Gesellschaft für Nachhaltiges Bauen) takip etmektedir.
BREEAM (Building Research Establishment Environmental Assessment Method)
BREEAM, bir binanın çevreye olan etkilerini basit ve ekonomik bir şekilde değerlendirip bu etkileri azaltabilmek için 1990 yılında oluşturulup zamanla geliştirilmiş detaylı bir yöntemdir. Şimdiye kadar dünyada 714.000 bina BREEAM sertifikası almak üzere kayıtlarını yaptırmış ve 116.000 bina da sertifikalandırılmıştır. Yapılan araştırmalar BREEAM’ın ilk uygulandığı 1990 senesinden bu yana 4.5 milyon ton CO2 salım kazancı sağlandığını ortaya koymaktadır. Bu miktar, İngiltere’deki 40,000 evin toplamda sağlamış olduğu salım miktarına eşdeğerdir.
BREEAM’a göre puanlama 10 ana kategoride yapılır:
- Bina Yönetimi
- Sağlık ve İyi Hal
- Enerji
- Su
- Arazi Kullanımı ve Ekoloji
- Ulaşım
- Malzeme
- Atıklar
- Kirlilik
- İnovasyon
Her bir ana başlık, bulundukları ülke veya coğrafyanın koşullarına göre ağırlıklandırılmaktadır. Avrupa’da bina yönetimi’ne %12, sağlık ve iyi hal’e %15, enerji’ye %19, ulaşım’a %8, su’ya %6, malzeme’ye %12,5, atıklar’a %7,5, arazi kullanımı ve ekoloji’ye %10, kirliliğe %10 ve inovasyona %10 ağırlık verilmektedir. BREEAM’ın bu yöntemi, onu diğer metotlara göre, farklı ülke ve coğrafyalara uyum konusunda avantajlı kılmaktadır.
BREEAM metoduna göre puanlama sonucu binalar farklı derecelerde sertifikaya sahip olabilir :
- BREEAM Pass (geçer),
- BREEAM Good (iyi),
- BREEAM Very Good (çok iyi),
- BREEAM Excellent (mükemmel)
- BREEAM Outstanding (sıra dışı)
BREEAM Değerlendirme Süreci: BREEAM değerlendirme süreci de aynı LEED gibi projenin kaydının yapılmasıyla birlikte başlamaktadır. Ancak LEED’den farklı olarak burada yatırımcı firmanın, BREEAM denetçisi bir firma ya da şahıs ile anlaşması gerekmektedir. Denetçiler BRE tarafından eğitilmiş ve yetkilendirilmiş kişi veya kurumlardır. Binanın son değerlendirmesi bu denetçiler tarafından yapılmaktadır. LEED’de ise denetleme işini sadece USGBC yapmaktadır.
Denetçi kurum ya da şahıs proje takımından aldığı bilgileri ve kanıt dokümanları inceleyerek BREEAM kriterlerine uygunluğunu test etmekle yükümlüdür. Denetleme işlemi sonunda BREEAM sertifika seviyesi belirlenmekte ve değerlendirme notları kalite kontrolünden geçmesi için BRE’ye gönderilmektedir. Kontrolden geçen bina değerlendirme kriterlerine uygun bulunduğu takdirde bina sertifikalandırılmaktadır.
LEED “Leadership in Energy and Environmental Design”
Enerji ve Çevre Dostu Tasarımda Liderlik (LEED) ABD’deki Çevre Dostu Binalar Konseyi tarafından geliştirilen bir dizi kriterler listesidir. Amerikan Yeşil Binalar Konseyi tarafından ilk defa 1998’de binaları sertifikalandırmaya başlayan LEED değerlendirme sistemi, inşaat sektörünün sürdürülebilirlik konusunda kendisini geliştirmesi amacıyla ortaya çıkmıştır. Amacı, günümüzde inşaat sektöründe kullanılan malzeme ve yöntemlerin zamanla sürdürülebilirlik prensipleri gözetilerek değiştirilmesi ve bu sayede doğaya en az şekilde zarar veren binaların yapılmasını sağlamaktır.
LEED Değerlendirme Süreci: LEED süreci, projenin Amerikan Yeşil Binalar Konseyine (USGBC) kaydının yapılmasıyla başlamaktadır. Daha sonra tasarım ve inşaat aşamalarında gerekli dokümantasyon toplanıp ön değerlendirme için USGBC’ye gönderilmektedir. Ön değerlendirme sonuncunda USGBC bazı krediler için proje takımından ek bilgi isteyebilmektedir. Proje takımının bilgileri 15 iş günü içerisinde toparlaması ve göndermesi gerekmektedir. Bunu takiben son değerlendirme yapılmakta ve sonrasında sertifika düzeyi belirlenerek ilgili gruplara bildirilmektedir. Bu aşamada proje sahibi bu değerlendirme sonucunu kabul edebilmekte veya verilmeyen krediler için itiraz hakkını kullanabilmektedir. İtirazlar sonuçlandıktan sonra, bina bu sonuçlara göre sertifikalandırılmaktadır.
Sertifikanın geçerliliği konusunda USGBC’nin bir süre sınırlaması bulunmamaktadır. Bir başka deyişle, sertifika bir kere alındıktan sonra tekrar alınması gerekmemektedir. Ancak sertifikanın hangi LEED versiyonundan alındığı sertifika üzerinde yazdığı için zamanla değerini yitirebilmektedir. Örneğin; v2.1’den alınmış bir LEED sertifikasıyla, 2009’da alınmış bir sertifika arasında farklılıklar olduğu bilindiğinden, 2009 versiyonlu sertifika daha fazla itibar görmektedir.
Farklı projeler için farklı LEED sertifika sistemleri geliştirilmiştir:
- LEED-NC: Yeni inşaat ve renavosyon
- LEED-EB: Mevcut Binalar
- LEED-CI: Binada yaşayanlar için iç tasarım
- LEED-CS: Bina iskeleti ve dış cephesi projeleri(Core-and-shell projects)
- LEED-H: Evler
- LEED-ND: Mahalle Gelişimi
Bu sistemin puanlaması 6 kategoride yapılmaktadır:
- Sürdürülebilir Araziler (14 puan)
- Su kullanımında etkinlik (5 puan)
- Enerji ve Atmosfer (17 puan)
- Malzeme ve Kaynaklar (13 puan)
- İç Ortam Hava Kalitesi (15 puan)
- İnovasyon ve Tasarım (4 puan)
Ayrıca 1 puan da tasarımda LEED sertifikalı profesyonel kullanmak yoluyla alınabilmektedir.
Binalar dört ayrı alanda sertifika alabilmektedir:
- Sertifika – 26 – 32 puan
- Gümüş – 33 – 38 puan
- Altın – 39 – 51 puan
- Platin – 52 – 69 puan
LEED sertifikası ABD’de USGBC’ye yapılan başvuru üzerine sadece USGBC tarafından verilir.
DGNB – Alman Sürdürülebilir Yapı Sertifikası
DGNB (Deutsche Gesellschaft für Nachhaltiges Bauen), binaların planlamasında ve değerlendirilmesinde kullanılmak üzere kurulmuş bir sistemdir. Bir sınıflandırma sistemi olarak, tüm ilgili sürdürülebilir yapı konularını içermektedir. Şartlara uyan projeler; bronz, gümüş ve altın kategorilerinde sınıflandırılmaktadırlar.
“Alman Sürdürülebilir Yapı Sertifikası”, kaliteye önem veren bir bakış açısı içeren, yapının planlaması ve değerlendirilmesi amacı ile, “Alman Yeşil Bina Konseyi” ve “Ulaşım, İnşaat ve Kentsel İlişkiler Birleşmiş Bakanlığı” ortaklığında oluşturulmuştur.
Anlaşılır bir yapısı olan “Alman Sürdürülebilir Yapı Sertifikası”, tüm ilgili sürdürülebilir yapı konularını içermektedir. Değerlendirmeyi etkileyen 6 madde şu şekilde belirtilmiştir:
- Çevrebilim,
- Ekonomi,
- Sosyo-kültürel ve operasyonel konular,
- Teknik konular,
- Arazi yerleşimi
- Süreçler.
Alman Sürdürülebilir Yapı Sertifikası, projenin başlangıç noktasında belirlenen sürdürülebilir yapı hedeflerinin bütünleşik tasarım prensipleri doğrultusunda uygulanması üzerine kurulmuştur. Böylelikle, sürdürülebilir yapılar, güncel teknolojiye göre tasarlanıp kalitelerini bu yeni sertifika ile belgelendirebilmektedir.
Yeşil Bina Sertifikasının Avantajları
Sürdürülebilirliğe olan katkı: Yeşil Bina Sertifikası, bir yapının çevre ve topluma olan pozitif etkilerini somut bir şekilde göstermektedir.
Maliyet ve planlamadaki kesinlik: Yeşil Bina Sertifikası sayesinde bir projenin erken planlama aşamasında performans hedeflerine ulaşılabilirliği büyük bir kesinlikle ortaya konulabilmektedir.
Risk azaltma: Yeşil Bina Sertifikası sayesinde inşaat süresince bütünsel bir planlama teşvik edilmektedir. Böylelikle, planlama ve inşaat süresince daha şeffaf ve net süreçler takip edilebilmektedir. Sürdürülebilir en iyi çözüm seçenekleri ortaya çıkmakta ve son olarak da operasyon ve renovasyon süresince doğabilecek riskler azaltılmaktadır.
Uygulamaya yönelik planlama aracı: Bu yeşil bina sertifikası uygulayıcılar için geliştirilmiştir. Mal sahipleri ve tasarımcıları sürdürülebilir yapılar tasarlayıp uygulamaya geçirmeleri yönünde desteklemektedir.
Yaşam döngüsüne odaklılık: Bu yeşil bina sertifikası yapının yaşam döngüsü üzerine kurulmuştur. Bu, binanın sürdürülebilirliğini değerlendirme açısından kaçınılmaz bir unsurdur.
Pazarlama aracı: Bu yeşil bina sertifikası yatırımcıların, mal sahiplerinin ve kullanıcıların sürdürülebilirliğe olan bağlılığını belgelendirmektedir. Bir kalite simgesi olarak, dış ticareti desteklemekte ve aynı zamanda, yatırımcıların Alman emlak sektörüne olan ilgilerini arttırmaktadır.
Verimlilik başarının anahtarıdır: Alman Sürdürülebilir Yapı Sertifikası yapıları bütüncül olarak değerlendirmektedir. Bu yeşil bina sertifikası yapıları, çevre biliminin yanı sıra; ekonomik, performans, sosyo-kültürel ve işlevsel açılardan da değerlendirmektedir.
Esneklik: Yeşil Bina Sertifikası sistemi teknik ve sosyal gelişmelere göre ve farklı uluslara göre adapte edilebilme özelliğine sahiptir.
Kayıt olmak: Yeşil Bina Sertifikası işlemlerini başlatmak için DGNB’nin (Alman Sürdürülebilir Yapı Sertifikası) web sayfasında kayıt olmak gerekmektedir.
LEED VE BREEAM Sertifikalarının Karşılaştırılması:
LEED ve BREEAM Yeşil Bina Sertifikalarının genel özellikleri bakımından karşılaştırması Tablo 1’de verilmiştir.
Tablo 1: LEED ve BREEAM Sertifikalarının Genel Karşılaştırması
LEED | BREEAM | |
Sertifikalandırma Kuruluşu | USGBC | BRE |
Başlangıç Tarihi | 1998 | 1990 |
Değerlendirmeyi Yapan | USGBC | Yetkilendirilmiş BREEAM Denetçileri |
Uzman Kişi/Kurum | LEED Akredite Profesyoneller | BREEAM Denetçileri |
Sertifika Seviyeleri | Sertifika/ Gümüş/ Altın/ Platin | Geçer/ İyi/ Çok İyi/ Mükemmel/ Olağanüstü |
Sertifika Ücretleri | $2.250 – $22.500 + Danışman (Platin sertifika alınırsa sertifika ücreti geri ödeniyor) | £1.500 + Denetçi + Danışman |
Diğer Ücretler | $220 – Kredi Algılama İsteği $500 – Değerlendirme sonucuna itirazlar | Yok |
Kriterlerin Ağırlığı | 2009 versiyonuna kadar ağırlık hesabı yok, 2009’dan sonra her alt başlığın ağırlığı yerel şartlar göz önünde bulundurularak değişiyor. | Avrupa ve Körfez olmak üzere, kriterlerin iki değişik ağırlık hesabı var. İleriki yıllarda Avrupa da kuzey-güney-doğu-batı şeklinde ayrılacak. |
Kriterlerin Yenilenmesi | Gerektirdiğinde | Her sene |
Sertifika Tipleri | İnşaat sonrasında tek bir LEED sertifikası | Tasarım ve İnşaat Sonrası olmak üzere iki tip sertifika |
Referans Dokümanlar | $200 karşılığında herkese açık | Sadece denetçilere açık |
Tablo 2: LEED ve BREEAM sertifikalarının kriter yönünden kıyaslaması
LEED | BREEAM | |
Genel | ||
Enerji tasarrufu | x | x |
Bina kullanım kılavuzu hazırlanması | x | |
Arazinin tekrar kullanımı veya rehabilite edilmiş arazi | x | x |
İşletmede atıkların geri dönüşümüne yönelik alanlar ayrılması | x | x |
Yeşil alan maksimizasyonu | x | |
Isı adalarının azaltılması | x | |
Elektro-mekanik Sistemler | ||
Sistematik devreye alma (Commisioning) | x | x |
Minimum aydınlatma seviyeleri | x | |
Aydınlatma konfor ögeleri | x | x |
Taze hava seviyeleri | x | x |
Termal konfor ögeleri | x | x |
Enerji tüketiminin gözlenmesi | x | x |
Işık kirliliğinin azaltılması | x | x |
Saha dışı yenilenebilir enerji kullanımının teşvik edilmesi | x | |
Yenilenebilir enerjilerin saha içinde kullanılması | x | x |
Su tasarrufu | ||
Su tasarrufu sağlayan vitrifiye kullanımı | x | x |
Sızıntı sensörleri | x | |
Su tasarruflu peyzaj kullanımı | x | |
Su tüketiminin gözlenmesi | x | x |
Çevre Kirliliği | ||
CO2 salımının azaltılması hesaplamaları | x | |
İnşaat sırasındaki kirliliğin önlenmesi | x | x |
Arazinin ekolojik değerinin hesaplanması | x | |
Isı taşıyıcı akışkanların ozon tabakasına etkisinin azaltılması | x | x |
NOx emisyonlarının azaltılması | x | |
Yalıtım malzemelerinin küresel ısınmaya etkilerinin azaltılması | x | |
Sel riskinin azaltılması | x | x |
Malzeme | ||
Sürdürülebilir malzeme seçimi | x | x |
Geri dönüştürülen malzeme seçimi | x | x |
Bina iskeletinin ve kabuğunun tekrar kullanımı | x | x |
Yöresel malzeme temini | x | |
İnsan Sağlığı ve Refahı | ||
Akustik performans | x | |
Düşük uçucu organik bileşenli malzeme kullanımı | x | |
Gün ışığı uygulamaları ve kamaşmayı önleyici uygulamalar | x | x |
Yüksek frekanslı aydınlatma | x | |
İç mekanda hava kirliliğinin önlenmesi | x | x |
Yeşil Bina Değerlendirme Sistemlerinde Türkiye’deki Durum
Türkiye’de ÇEDBİK (Çevre Dostu Yeşil Binalar Derneği), Dünya Yeşil Binalar Konseyi (WGBC: World Green Building Council) altında 2007 senesinde kurulmuş bir sivil toplum kuruluşudur. WGBC, 1988 yılında kurulan, küresel sürdürülebilir bina çalışmalarını yaygınlaştırmayı ve hız kazandırmayı amaçlayan, dünyadaki yeşil bina konseylerinin oluşumunu tayin etme ve yönlendirme yetkisine sahip tek merciidir.
ÇEDBİK, WGBC çatısı altında Türkiye’yi temsil eden tek kurumdur. Konseyler, tam konsey olma sürecinde dört aşamalı WGBC üyeliğinden geçerler: “associated” (bağlı olan), “prospective” (beklenen, potansiyel), “emerging” (gelişmekte olan) ve “established” (tam). ÇEDBİK, Haziran 2012’de “Dünya Yeşil Binalar Konseyi (WGBC) Tam Konsey Statüsü” kazanmıştır.
ÇEDBİK’in misyonu, Türkiye’deki inşaat sektörünün sürdürülebilir ilkeler ışığında gelişimine öncülük etmektir. Bu yönde ÇEDBİK, yeşil binaların Türkiye’de yaygınlaşması için eğitimler ve konferanslar düzenlemekte ve pilot projeler geliştirmektedir. ÇEDBİK ’in kuruluş amacı, yeşil bina konseptinin mümkün olduğunca tabana yayılması ve entegre tasarım sonucu inşa edilmiş yeşil bina sayısının artmasıdır.
Bu tür yeşil bina sertifikaları oluşturuldukları ülkenin koşullarına göre hazırlandığı için, Türkiye’de uygulanması birçok zorluğu beraberinde getirmektedir. Türkiye’de farklı standartların uygulanması, malzeme ve teknoloji seçimi, kalifiye eleman bu zorluklardan bazılarıdır. Bu durum, yeşil bina yapmak isteyenleri yurtdışına yöneltmektedir. Bu zorlukların üstesinden gelmek ve yeşil binaların yaygınlaşmasını hızlandırmak için ÇEDBİK, BRE-Global ile iyi niyet anlaşması imzalayarak BREEAM’in Türkiye’ye adaptasyonu konusunda çalışmalara başlamıştır.
Asgari standartların en hızlı şekilde iyileştirilmesi ancak ulusal bir yeşil bina standardının hayata geçmesiyle mümkün olabilmektedir. Sürdürülebilir bir çevre için devletin oluşturacağı politikalar, düzenleyici bir yasa ve sunulacak teşviklerin bundan sonraki çalışmaları hızlandırabileceği düşünülmektedir.
Türkiye’de LEED ve BREEAM Uygulamasında Karşılaşılan Zorluklar
LEED ve BREEAM her ne kadar uluslararası kabul görmüş yeşil bina değerlendirme sistemleri olsalar da, uygulamalarda çıktıkları ülkelerin standartlarını yansıtmaktadır. Dolayısıyla her iki sertifika sistemi de Türkiye’de uygulanmak istenildiğinde bir takım adaptasyon zorlukları ile karşılaşılabilmektedir. Bunların belli başlıları şöyledir:
- LEED ve BREEAM’de referans gösterilen standartların bazılarının Türkiye’de bilinirliliği ve uygulanabilirliği azdır. Örneğin ASHRAE 90.1 standardı her iki sistemde de enerji tasarrufu konularının referans standardı olmasına karşı, Türkiye’de yoğun olarak kullanılmadığından dolayı bu konuda tecrübeli uygulayıcı bulmak zordur.
- LEED ve BREEAM değerlendirmesi yapılması için proje dokümanlarının ilgili yerlerinin İngilizce’ye çevrilmesi gerekmektedir. Ülkemizde yapılan birçok projenin çizimleri ve teknik şartnameleri sadece Türkçe olarak hazırlandığı düşünüldüğünde bu zahmetli bir çalışma gerektirebilmektedir.
- Bu sistemlerdeki bazı puanların Türkiye’de alınmasında kanunsal veya prosedürel zorluklarla karşılaşılabilmektedir. Örneğin LEED’deki saha dışındaki yenilenebilir enerji puanının alınabilmesi için ülkedeki yenilenebilir enerji santrallerinin karbon emisyonlarından tasarruf ettikleri miktarları ülke içinde satabilmesi gerekmektedir. Henüz ülkemizde bu yaygınlaşmış bir uygulama değildir.
- Bir başka örnek de her iki sistemde de aranan FSC (Forest Stewardship Council) sertifikalı kereste teminidir ki bu özelliğe sahip keresteyi bulmak Türkiye’de oldukça zordur.
Öte yandan, genel olarak bakıldığında bu sistemlerde belirtilen birçok koşulun yerine getirilebilmesine olanak sağlayacak altyapı Türkiye’de mevcuttur.