Çevre Kirliliği

Ürün Doğa Dostu Olamaz

Varlık “ürün” olduğunda doğa dostu olmaktan çıkar, kendi sistemi içindeki yeni yaşamına başlar. Nedir bu sistem? İnsan güdümünde çizilmiş bir üretim-tüketim zinciri. İnsan için üretilmiş, insanın tüketeceği ve doğa ile dostluk kuracak kabiliyetini çoktan yitirmiş bir deforme maddedir aslında “ürün”.
 
Kendi bahçemizde, pazarda, evde ihtiyaç olarak kullandığımız malzemelerin hepsine “ürün” deyiveriyoruz birden süpermarket lisanında. Tamam, diyelim ki tüm ihtiyaç malzemelerine “ürün’ diyeceğiz bundan sonra, o zaman işte devreye yeni bir sorun giriyor. Sadece para döngüsünü artırmak üzere üretilmiş ve insan sağlığına, doğal döngülere zararını hepimizin iyi bildiği birçok madde de “ürün” adı ile satılıyor. Yasal bir “uyuşturucu” olan sigara da bir ürün, üretilirken kullanılan zehirlerin tükettiği toprağa, suya, canlılığa ve kullanıcılarında yaptığı tüm sağlık sorunlarına rağmen, benim bahçemde yetişen domates de bir ürün öyle mi?
 
Olmadı… Ayırmak gerek o zaman! Nasıl olacak? “Doğa dostu ürün diyelim”, işte modern düşünce kalıplarımıza uygun bir terim, bir çözüm buluverdik. Nasıl olacak, Doğa Dostu Ürün, üretilirken doğaya zarar vermeyecek, kullanıcısı bu ürünün güvenli ve doğa dostu olduğunu anlayacak, ama nasıl?
 
Kontrol edeceğiz, belgeleyeceğiz, kaynağını tüketmeden, zarar vermeden üretildiğini görecek alan kişi. Kriterleri olacak, tarım ürününün, endüstri ya da zanaat ürününün kriterleri olacak ayrı ayrı üreten de ona göre üretecek, belgeleyecek ve tüketiciye ulaştıracak, devlet de bu sistemin gereklerini yerine getirecek, kontrol edecek.
 
Olur mu? Olur. Ne kadar gerçekçi?
Çok önemli bir örnek: Bugün ekolojik tarım hareketinin tarımsal üretimde getirdiği eşsiz yenilikler ve prensipler ile kuralsız ve sadece ürün miktarı ile ölçülen konvansiyonel tarımdan ayrılması, güçlenmesi ele alınabilir. Peki topraklar zehirlenerek, su kirletilerek, doğal yaşam ve insan sağlığı doğrudan tehdit edilerek üretilmiş bir domates “ürün”; doğanın prensiplerine uygun olarak zamanında yetiştirilmiş bir ekolojik domates de “doğa dostu ürün” müdür? Bu iki maddenin ortak paydası alınıp satılabilir olması mıdır? Yenebiliyor, tüketilebiliyor olması mıdır yoksa?
 
Bence yaşamımızı kirletilmişin, tüketilmişin köşesinde zorlamak ve yeni bir tanımlamaya sıkıştırmamak gerek. Ben “ürün” tüketmek istemiyorum; domates yemek, iyi yaşamak ve iyi yaşatmak istiyorum. İyi bir yaşamda domates var. Karpuz, şeftali ve diğerleri… Doğru olanı tabii ki, iyi bir yaşamdan gelen, yaşama ait ve dönüştükçe bereketi artan varlıklardır bu yiyeceklerin, ihtiyaç malzemelerinin her biri. “Kötünün iyisi”nden vazgeçmenin zamanı geldi, geçmek üzere. Nasıl mı? İşte burası işin heyecan verici kısmı, derin bir nefes alıp şöyle bir tükettiğiniz “ürün” listesine bakın… Dürüst olarak, kendinizi kandırmadan bir bakın ne kadarı vazgeçilmez, kaç tanesinin “doğa dostu” karşılığı var. Sonra bir de dönüp doğaya bakın, “dost ürün” olarak tanımlanmayıp da sizin yaşamınızın dostu, kaynağı olan “varlıkları” gözden geçirin; listeyi uzatın, hatta her bir nefesi koyun listenize tek tek. Bakalım hangi liste daha uzun, hangisinde gerçek “vazgeçilemeyecekler” listesi daha uzun?
 
Sonucu biliyoruz, doğrusunu arıyoruz, çok konuşup küçük adımlar atıyoruz ama şu anda olduğu gibi yeni nesil gittikçe bilim kurgu hayallerinden daha fazla medet ummaya başlıyor. Kendimize güvenimiz azalıyor ve “doğa dostu ürünler” ile avunmaya çalışıyoruz. Hâlâ yaşamın kendisi ile ilgilenmekten, yaşamın varlıklarını, döngülerini kendimiz gibi kıymetli birer öğe olarak algılamaktan uzaktayız. Bir biz varız, bir de ürünler. Böyle olsa olsa kötünün iyisi ile avunur dururuz bence.
 

Doğa Dostu İnsan

 
Ben vazgeçtim “doğa dostu ürün” tanımlaması yapma çabalarından, “doğa dostu insan”ı tanımlamak daha doğrudan bir yol olacak sanırım. Doğa dostu insan, her koşulda elinden gelenin en iyisini yapacaktır zaten. Tüketmeyecek, zarar vermeyecektir birliğine, varlığına.
 
Bahane üretmek yerine değer üreterek, yaşamın bedelini kendi yaşamı ile her an ödeyecek bir şekilde yürüyecektir. İşte o zaman doğanın dostları çoğalır, ürün sınıfları yerine varlık isimleri olur, örneğin: “Domates” dediğimizde buna doğa dostu takısı eklemeye ihtiyaç kalmaz. O domates bizim bahçedeki gibi en lezzetli, en sağlıklı, herkesin ulaşabileceği, geleceğin güvencesi olan bir gıda, bir tohum olarak yaşam hikâyesini sürdürür bizim yaşamlarımız ile paralel.
 
Diyeceksiniz ki; araba, ilaç, uçak, vinç, elektrik daha birçok ürün nasıl doğa dostu hale gelecek? Cevap açık: Nasıl doğa düşmanı hale getirip ürün olarak kodladıksa hepsini, amacından saptırdıksa üretimi, tüketimi, şimdi yeni bir yolculuğu başlatacağız. Dürüst ve kesin bir karar verecek ve bir meyve ağacını yetiştiren bilge çiftçi gibi emek, sabır ve teslimiyet ile, birliği, varlığı kutsal sayarak. Meyvesini kendimiz yemesek, keyfini biz sürmesek bile tohumu dikerek, fidanı büyüterek onurlu yaşamı sürdüreceğiz. Ekonomi, açlık, haklar, hukuk yaşamın üzerinde değerler olmayacak gerçekte olduğu gibi birer araç-gerçeklik olacak; sepet, hasır, balta yada keser gibi. Onlara tapmayacağız, özenle kullanacağız, müdahale edeceğiz sadece.
 
Mümkün mü? Bir lahana tırtılının yaşamına bakın, ortada yokken peydah olup iştahla lahanayı tam mevsimin sonunda zamanı geldiğine nasıl yiyip bitirip, sonra bir kuytu duvara kendisini sabitleyip, yavaş yavaş şekil değiştirip önce kozaya dönüşüyor, sonra kozanın içinden inanılmaz tasarımda bir kelebek olup nasıl uçup gidiyor. Bu mümkünse hâlâ, biz de aynı doğanın parçası isek, neden olmasın?

Kaynaklar
– Buğday Ekolojik Yaşam Dergisi (Yazar: Victor Ananias)

Yeşil Kalem

Daha yeşil ve güzel bir Dünya için yola çıkan Yeşil Aşkı, herkesi Dünya’ya zarar vermeden, çevre dostu ve sürdürülebilir bir yaşama davet ediyor. Bütün gayemiz; temiz bir çevre, yaşanabilir bir dünya ve yeşil gören gözlerdir. Yeşil görmeyen gözler, Renk zevkinden mahrumdur.

blank

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir