Hidrojenle Çalışan Yakıt Hücreli Otomobiller
Yakıt hücreli otomobillerde aracın hareket etmesi için gerekli enerji, araçta bulunan yakıt hücrelerinin, yakıt deposunda gaz kıvamında bulunan hidrojenin ve aracın çevresinde doğal olarak bulunan oksijenin kimyasal bir tepkimeye sokularak, bu tepkimeden kazanılan elektriğin aracın elektromotoruna iletilmesiyle elde ediliyor. Elektrik kazanımı sırasında ortaya sadece su buharı çıkıyor. Söz konusu su buharı ise aracın egzoz borusundan dışarı veriliyor. Yani bildiğimiz türden otomobillerdeki motorun ve elektrikli otomobillerdeki akünün yerini burada yakıt hücreleri alıyor, fakat elektrikli otomobillerdekinden farklı olarak yakıt hücreli otomobillerde gaz kıvamındaki hidrojenin depolanması için ek olarak özel bir yakıt deposu da bulunuyor.
Tahmin edileceği gibi hidrojenle çalışan araçların geliştirilmesi için kolları sıvayan otomobil üreticileri pastadan pay kapmak için birbirleriyle yarışıyor. Otomobil üreticilerinin büyük bir bölümü yakın bir gelecekten itibaren hidrojenle çalışan yakıt hücreli otomobiller geliştirip satışa sunmaya başlayacaklarını açıklamış olsa da şu an için çeşitli nedenlerden dolayı otomobil üreticilerinin kafaları hayli karışık görünüyor. Bunun nedenleri ise küçümsenecek gibi değil: En başta gelen nedenlerden biri yakıt hücreli üretimin şu an için hayli pahalıya mal olması. Bunun en önemli sebebi de yakıt hücrelerinde katalizör görevi gören platin. Yeryüzünde diğer madenlere göre çok daha az bulunan platin çok değerli ve çok pahalı (yeryüzündeki platinin %80’i Rusya’da ve Güney Afrika Cumhuriyeti’nde). Günümüzde bir yakıt hücreli otomobilde kullanılmak zorunda olan platin miktarı 30-40 gram arasında, bu da en az 965 euro demek. Dolayısıyla devam eden AR-GE çalışmalarıyla yakıt hücreli otomobillerde kullanılan platin miktarının azaltılması otomobil üreticilerinin en önemli hedeflerinden biri.
Otomobil üreticilerini düşündüren bir diğer faktör de hidrojenin sadece su, hidrokarbon gibi bileşiklerin içinde var olması yani doğada serbest halde bulunmaması. Bu da, bu tipteki bileşenlerden hidrojenin ayrıştırılması için ek enerjiye ihtiyaç duyulması ve bu enerjinin yenilenebilir doğal kaynaklardan gelmemesi durumunda hidrojen ayrıştırma işlemlerinin hem düşünüldüğünden daha pahalıya gelmesi hem de yeterince çevre dostu olmaması demek.
Üçüncü neden ise hidrojen yakıt istasyonlarının dünya genelindeki azlığı. Danışmanlık şirketi McKinsey tarafından yapılan bir araştırmaya göre sadece Almanya’yı kapsayacak hidrojen dolum istasyonlarının kurulması yaklaşık üç milyar euroya mal olacak.
Yakıt Hücreli Otomobillerin Geleceği
Geleceğin, otomobil dünyasına ne gibi sürprizler yapacağı henüz belirsiz. Bir yandan azalan petrol kaynakları diğer yandan elektrikle çalışan otomobiller ve hidrojenle çalışan yakıt hücreli otomobiller. Tabii buna zamanla güneş enerjisi gibi alternatif sistemlerin eklenmesi de söz konusu. Görünürdeki tüm avantajlarına rağmen hidrojenle çalışan otomobil teknolojisi henüz tam bir teknolojik ve ekonomik olgunluğa erişmiş değil. Uzmanların görüşlerine göre ilk aşamada bu teknik zorlukların giderilmesi, dünya genelinde hidrojen dolum tesislerinin kurulması ve araç başına kullanılan platin miktarının azaltılması gerekiyor. Hidrojenle çalışan otomobillerden fosil yakıtlarla çalışan otomobillerden alınan ekonomik verimin alınması ve bu otomobillerin kullanıcılar tarafından tercih edilir hale gelmesi 10-15 yıldan önce beklenmiyor. Hatta McKinsey’in yaptığı tahminlere göre hidrojenle çalışan yakıt hücreli otomobil teknolojisinin ekonomik ve teknolojik olgunluğa erişmesi 2050’den önce mümkün olmayacak.
Elektrikle çalışan otomobillerle karşılaştırıldığında yakıt hücreli otomobillerin çözülmesi gereken daha fazla teknik sorunu olduğu görülüyor. Özellikle Tesla Motors gibi büyük elektrikli otomobil üreticilerinin 2020’ye kadar daha az maliyetle daha fazla sayıda ve daha güçlü aküler üretebilmesi ve dünya genelinde akü dolum tesislerinin sayısını hızla artırması durumunda, geçen yüzyılın başındaki yarışı fosil yakıtla çalışan otomobillere kaptıran elektrikli otomobiller bu defa ipi az farkla da olsa göğüsleyecek gibi görünüyor.