Kirliliğin Modern Ticareti: Karbon Piyasaları
Gelişmişliğin rekabet halinde olduğu ve sanayileşmenin bir yarışa döndüğü dünyamızda yoğun bir kirlilik dönemi oluşmuş ve bunun etkileri çeşitli alanlarda şiddetle hissedilmiştir. Oluşan çevre kirliliklerinin en önemli projeksiyonu olan hava kirliliğinin önlenememesi ve bunun sonucunda meydana gelen küresel ısınma ve iklim değişikliği gibi sonuçlar dünya çapında çeşitli önlemlerin alınmasına zemin hazırlamıştır.
Hava kirliliğinin azaltılması için dünya çapında çeşitli konferanslar ve protokoller düzenlemiş fakat uygulama konusunda çeşitli ülkelerin kutuplaşmaları süreçlerin uzamasına sebep olmuştur.
1992 yılında Brezilya’nın Rio De Janeiro kentinde gerçekleştirilen Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği çerçeve sözleşmesinin eki olan Kyoto Protokolü ile atmosferdeki sera gazları yoğunluğunun tehlike yaratmayacak seviyelerde tutulmaya çalışılmasına dair bir protokol imzalanmıştır.
Kyoto protokolünün sera gazı emisyonlarına belirli limit getirmesiyle birlikte dünya genelinde karbon piyasaları oluşmuştur.
Üye olan ülkeler ve bu ülkelerde bulunan çeşitli sektör işletmelerinin karbon ayak izlerinden yola çıkarak sera gazı salınımlarına çeşitli sınırlamalar getirilmiş ve bunun için önlem almaları sağlanmıştır.
Peki nedir bu karbon piyasaları?
Endüstriyel Sanayi faaliyetleri sonucu kendisi için belirlenen emisyon sınır değerlerini aşan ülkelerin veya işletmelerin salınımlarındaki fazla miktarları, salınımları sınır değerlerin altında kalan daha temiz üretim yöntemi izleyen ülkelere veya işletmelere devretmesi ve bunun karşılığında belirli bir ücret ödemeleri karbon piyasalarının oluşmasına zemin hazırlamıştır.
Örnek verecek olursak; Yılık 10.000 ton karbondioksit (CO2) salınımı olan bir işletmenin 8.000 tonluk karbondioksit (CO2) salınım sınır değerinin olduğunu düşünürsek ve bu işletme yıllık karbon salınımını 7.000 ton karbondioksit (CO2) sınırında tutmayı başarabilirse karbon piyasasında satabileceği 1.000 ton karbon hissesine sahip olabilir. Fakat bu işletme yıllık 10.000 ton karbondioksit (CO2) salınımı gerçekleştirirse kendisi için belirlenen sınır değerleri aşacağı için 2.000 ton gibi temiz karbondioksit (CO2) temin etmesi gerekmektedir.
Günümüzdeki Karbon piyasasının dünya düzeyindeki ekonomik hacmine bakıldığında 200 milyar dolar gibi büyük bir pazardan söz etmek mümkün.
Ülkemizdeki sanayi faaliyetleri değerlendirildiğinde Kyoto Protokolü çerçevesinde belirlenen sınır değerlerin çok çok altında olduğu ve temiz karbon hisseleri satacak potansiyelde olduğu bir gerçektir. Bu bağlamda ülkemizde çok az tanınan fakat ivedi olarak tanınması ve araştırılması gereken bu piyasa beraberinde birçok olumlu etki doğuracaktır.
Yakın zamanda Elazığ İlimizde kurulmuş olan çöp gazından elektrik enerjisi üretim faaliyeti projesi incelendiğinde doğaya salınımı olan metan gazının yakılarak enerjiye dönüştürülmesi en büyük temiz enerji projelerine örnektir. Teorik olarak karbondioksitten 21 kat daha fazla sera etkisine yol açan ve zararlı olan metan gazının bertaraf edilmesi ile ülkemizdeki gönüllü karbon piyasalarına girilebilir ve önemli gelirler elde edilebilir. Bu projeye örnek olarak gönüllü karbon piyasasına dahil olan Ankara Mamak Çöp gazı tesisi örnek verilebilir.
Sonuç olarak üzerinde bulunduğumuz dünyanın hangi konumunda olursak olalım kullandığımız havanın ortak olduğunu unutmamız gerekmektedir. Daha temiz bir gökyüzü altında solumak bütün dünya vatandaşlarının kutsal hakkıdır.