Laboratuvar

Laboratuvarlarımızı Nasıl Daha Güvenli Hale Getirebiliriz

Bir kimya laboratuvarını düşündüğünüzde dünyanın en tehlikeli yerlerinden biri gelmelidir aklınıza. Korku filmlerinde olduğu gibi her an her yerden çıkabilecek sağlık tehditleri içerir. Bir kez sayısız kimyevi madde bulunur laboratuvarlarda ve birçoğu “tehlikeli madde tanımlarında baş sıralarda yer alır. Alkoller kolay alevlenir madde sınıfındayken asit ve bazlar aşındırıcı maddeler arasında yer alır. Metalik sodyum ile çalışıyorsanız patlamadan korunma için özel önlemler almanız gerekir. En büyük düşmanınız ise hayat kaynağı sudur. Yani belirli şartlarda altında en ölümcül şey olabilir su bile.

 

Bu noktada toksikolojinin öncülerinden Paraselsus’un sözü akla geliyor “Tüm maddeler zehirdir, ilacı zehirden ayıran dozudur.” Özetle bir laboratuvarda çalışıyorsak çok sayıda ve çeşitte tehlikeli tanımına giren madde ile ve ayrıca elektrik, mekanik çevresel birçok riskle muhatap oluyoruz demektir. Yaşamın sürdürülebilmesi için gerekli olan hava, su ve besinlerin fazlasının ya da eksikliğinin ölümcül olabileceği gerçeğini de göz önüne aldığımızda “laboratuvarlarımızı nasıl daha güvenli hale getirebiliriz?” İşte birkaç ana başlık:

 

Çeker ocak: Kullandığımız laboratuvar kimyasallarının buhar ve tozlarından etkilenmemizi azaltacak temel ihtiyaçların başında yer alır. Oda sıcaklığında her maddenin belirli bir buhar basıncı vardır. Ancak özellikle solunum yolu ile vücuda girebilen ve kalıcı hasarlar bırakma eğilimi olan maddelerin mutlaka çeker ocak altında kullanılması gerekir. Hele bir de ısıl işlem yapacaksak.

  • Bir çeker ocağın amacına uygun çalışması için havadan hafif buharların uzaklaştırılması için üst kısımda tek bir emiş borusu bulunması yeterli değildir. Havadan ağır buharların da ortamdan uzaklaşmasını sağlamak için ocağın zeminine yakın yerden emiş yapan bir düzeneğe de sahip olması gerekir.
  • Çeker ocağın emiş fanı gürültü düzeyi 80 DB’ i aşmamalıdır. Solunum yolumuzu korurken işitme kaybına uğramayı istemeyiz.
  • Çeker ocakların emiş fanları belirli dönemlerde kirlenmeler nedeniyle çekiş kabiliyetlerini yitirirler. En az senede bir kez emiş debisi ölçümü yaptırılarak azalma varsa temizlik yapılması gerekir. Filtre kullanımı fan ve boru sistemlerinin ömrünü uzatacaktır. Ayrıca içeriden alınan zehirli gazların atmosfere atılmasını da engelleyecektir. Bir laboratuvardan çıkan gaz atmosferde ne yapar demeyin. Hangi maddelerle çalıştığınıza ve hangi miktarlarda ve sıklıkta kullanıldığına bağlı olarak bir şehri etkileyecek düzeylerde gaz ve buhar atılabilir dışarıya. Türkiye’de her ne kadar yasal sınırlamalar laboratuvar emisyonları için bulunmasa da AB ülkeleri ve ABD sınırlarındaki laboratuvarlar için de emisyon sınır değerleri bulunmaktadır.
  • Çeker ocakların cam kapağı temiz ve tam kapanabilir özelliğini daima korur özellikte olmalı ve yukarıdan aşağıya doğru kapanır özellikte olmalıdır. Gaz ve buharlarla çalışmayı esas alan çalışmalar için imal edilmiş olan bu sistemler kapakların açma kapama mekanizmaları çabuk bozuluyor düşüncesiyle yatay açılır şekilde tercih edilebilmektedir. Ancak yatay konumda açılan bir kapak çalışma sırasında çalışanın buhar ve gazları solumasına neden olacaktır. Emiş sistemi ne kadar güçlü olursa olsun solunum yolumuza partiküllerin ulaşmasını engelleme amacıyla el girecek kadar bir açıklıktan çalışarak cam arkasından gözlem yapmak daha güvenli olmaz mı?

Genel havalandırma ve iklimlendirme sistemi: Özellikle çabuk buharlaşabilen sıvılarla çalışma yapılan laboratuvarlarda genel havalandırma sisteminin olması ve sıcaklığın da yaz kış 20˚C düzeyinde tutulması büyük önem taşımaktadır. Bu sayede hem termal konfor sağlanmış olacak hem de buharlaşmadan dolayı maruziyetler belirli bir seviyenin altında tutulabilecektir.

 

Aydınlatma: En iyi aydınlatma işin gerektirdiği düzeyde aydınlatmadır. Gözü yormayacak kadar yoğun kamaştırmayacak kadar loş olmalıdır. Yüksek hassasiyet gerektiren ve optik okumalar yapılması gereken ışık şiddeti ile laboratuvar içerisinde genel aydınlatmanın ışık şiddetinin aynı olması beklenemez.

 

Elektrik: Elektrik hayatımızın vazgeçilmez bir parçası olmuştur. Artık neredeyse elektriksiz nefes alamaz hale geldik diyebiliriz. 50 V üzeri AC elektrik akımının ölümle sonuçlanabileceği gerçeği gözönüne alarak bir laboratuvarın elektrik yükünü hesapladığınızda bubi tuzaklarının arasında olduğunu düşünmemek işten değildir. Şehir voltajı olarak adlandırılan 220 V rutin cihazların çalıştırılması için yeterlidir. Ancak bazı cihazlar vardır ki yüksek güç gerektirdikleri için 3 faz 380 V enerjiye ihtiyaç duyarlar. Her ne kadar 1000 V üzeri yüksek gerilim olarak adlandırılsa da 220 ve 380 V ile çalışmalar da ölümcül olabilmektedir. Özellikle ıslak analiz yapılan laboratuvarlarda kaçak akım röle kontrolleri bir yıl geçmeden tekrarlanmalıdır. Topraklama dirençleri de yine belirli periyotlarla ölçülerek kaçak akımın nötralize edilebileceği garanti altına alınmalıdır.

 

Zemin güvenliği: Hem tertip düzen kurulması ile ayak takılmasına neden olacak malzemelerin yürüme yollarında bulunmaması sağlanmalı hem de zeminin kimyasallardan veya mekanik etkiler nedeniyle deforme olması engellenmelidir. Engellenememiş ve yüzey deformasyonu meydana gelmiş ise bu bölgelerde tadilat yapılarak takılma, sıvı birikmesi sonucu kayma gibi kazaların önüne geçilmesi gerekmektedir. Yine tezgahların zemini de analizler sonrasında kolay temizlenebilir nitelikte olmalıdır. Derz boşlukları bulunan tezgahlarda hem analiz sonuçları hem de çalışanın sağlığı tehdit altındadır. Bu nedenle yekpare malzemeden yapılan tezgahlar tercih edilmeli analiz öncesi ve sonrası zemin temizliği yapılmalıdır.

 

Cam malzemeler: Birçok kimyasal şişesi içerdiği kimyasalın özelliği gereği camdan imal edilmiştir. Ayrıca laboratuvar ortamında kullanılan birçok gereç yine camdır. Analiz sırasında kullanılırken ya da sonrasında yıkanırken kırılma riski her zaman söz konusu olan cam malzemelerin laboratuvar tipi eldivenleri geçerek deri bütünlüğünü bozması işten bile değildir. Damar kesilmelerine kadar ciddi sonuçlar doğuran bu durumlara karşı alınabilecek önlemler kişisel dikkatin arttırılmasına yöneliktir çoğu zaman. Laboratuvar tipi bulaşık makineleri hem kimyasal ile yıkama sırasında da muhatap olmayı engellerken aynı zamanda cam kırılması olasılıklarını düşürmek konusunda katkı sağlamaktadır. Elbette laboratuvar büyüklüğü ve gün içerisinde yıkama ihtiyacı duyulan cam malzeme sayısı bu kararı verme yönünde belirleyici bir faktördür.

 

Tüm bunları yapınca güvenli bir laboratuvarınız olacak mı? Bunları ve devamını yapmanız gerekli. Ne yazık ki tek bir faktöre bağlı değil güvenle eve dönmemiz.

Yeşil Kalem

Daha yeşil ve güzel bir Dünya için yola çıkan Yeşil Aşkı, herkesi Dünya’ya zarar vermeden, çevre dostu ve sürdürülebilir bir yaşama davet ediyor. Bütün gayemiz; temiz bir çevre, yaşanabilir bir dünya ve yeşil gören gözlerdir. Yeşil görmeyen gözler, Renk zevkinden mahrumdur.

blank

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir