Zehirli Kıyafetler
Giysilerimiz dünyaya yansıyan yüzümüzün bir parçası, onları seviyoruz. Ve her giysimizin bir öyküsü var. Bugüne dek bu öykülerin yazarı, büyük moda markalarıydı. Onların yazdığı öykünün içinde zehirli kıyafetler, zararlı, hormon bozucu, kansere neden olan kimyasallar, bunlarla zarar gören ekosistemler ve yaşam alanları var.
Ama bu öykünün böyle devam etmesi gerekmiyor. Dünyaya, yaşamsal kaynaklara ve insanlara zarar vermeyen, zehirli kimyasallarla yüklü olmayan giysiler üretmek de mümkün. Greenpeace 2011’de “Detox” adında bir kampanya başlattı. Greenpeace yayınladığı raporda, pekçok büyük spor markasının üretim sürecinde doğaya, nehirlere, içme sularına ve tarımsal sulamaya karışarak insanlara ulaşan zararlı kimyasallar olduğunu ortaya koyuyordu. Kampanyaya kısa sürede büyük destek geldi ve ilk aşamada Greenpeace’in ürünlerini incelediği firmalar, tedarik zincirlerinden zehirli kimyasalları arındıracaklarını açıkladı.
Öykünün gidişatı biraz değiştirmeye başlamıştı. Greenpeace kampanyaya destek veren insanlardan aldıkları güçle 2012’de ikinci bir rapor yayımladı. Bu kez araştırma kapsamında dünyada modaya yön veren, neredeyse tüm dünyada mağazaları olan, akla kaliteyi getiren öncü markalar vardı. 20 farklı markanın 141 parça giysisi test edildi. Her bir markanın bir veya birden fazla ürününde, doğaya ve insan sağlığına zararlı maddelere rastlandı. Bunlar, giyildiğinde doğrudan insan sağlığına zararı olduğu ispat edilemese de, hormon bozukluğuna, kansere ve üreme bozukluklarına neden olan kimyasallardı.
İncelenen tüm markalarda zararlı kimyasallara rastlanması, diğer pekçok markada da aynı durumun yaşanıyor olabileceğinin bir göstergesi. Sorun üretim süreçlerinden başlıyor. Son 20-30 yıl içinde özellikle güney yarıkürede üretim tesislerinin sayısında patlama yaşandı. Bu tesislerin çoğu geçici temeller üzerine kurulu olarak genişledi. Üretimde zararlı kimyasalların kullanımı veya kirlilik konusunda yasal yükümlülükleri yok veya var olan yükümlülükler yeterli değil.
En büyük sorumluluk küresel ölçekte faaliyet gösteren moda ve giyim markalarına düşüyor. Bu markalar gelişmekte olan veya az gelişmiş ülkelerde çok kötü sosyal ve çevresel koşullarda fason üretim yaptırıyor ve bu ülkeleri büyük bir hızla kirletiyorlar. Ve ucuza ürettikleri bu ürünleri rengarenk, şık mı şık, albenili görüntüleriyle Batının büyük şehirlerinde pırıl pırıl alışveriş mekanlarında satıyorlar. Böylece sebep oldukları çevre kirliliğinin ve sağlık risklerinin sorumluluğunu üstlenmemiş oluyorlar.
Öncelikle üretimini küresel şekilde örgütleyen lider moda ve giyim firmalarının artık kendi evlerini, arka bahçelerini temizlemeleri, detoksa girmeleri gerekiyor.
Duyarlılığınız ve girişimleriniz için teşekkür ediyorum. Dikkat çektiğiniz konular bizlerin geleceği çalışmalarınızda başarılar dilerim. Bizlerinde üzerine vazife düşerse seve seve yaparız.